Güncel
O körpe bakire E-5’e çıktığında neredeydiniz
Malumunuz, Yunan mitolojisinde adalet ve düzen tanrıçası olan Themis adaletin simgesidir. Bir elinde caydırıcı gücün simgesi "kılıç," bir elinde adil olmanın simgesi "terazi" vardır. Gözleri de bağlıdır ki, kimseciklerden sinyal almasın, yani, "tarafsız" olsun. Bir de, "bağımsızlığının" simgesi olarak bakiredir.
Salih Tuna - SABAH
Kılıçdaroğlu'nun Maltepe'deki mitinginde kocaman bir Themis pankartı açılmış.
Yılmaz Özdil arkadaşımız dün yazdı da öğrendim.
Sevindim.
Ne güzel, Allah nazarlardan korusun.
Malumunuz, Yunan mitolojisinde adalet ve düzen tanrıçası olan Themis adaletin simgesidir.
Bir elinde caydırıcı gücün simgesi "kılıç," bir elinde adil olmanın simgesi "terazi" vardır.
Gözleri de bağlıdır ki, kimseciklerden sinyal almasın, yani, "tarafsız" olsun.
Bir de, "bağımsızlığının" simgesi olarak bakiredir.
Ah o bakire Themis!..
28 Şubat'ta garnizonda paşalardan brifing yedikten sonra gözleri nasıl da fettan olmuştu!
Sonra da...
Pijamalı medya patronlarının, kart ve çakal liberallerin, darbeye aşeren paşaların masalarında konsomasyon "hizmeti" vermeye başlamıştı.
"Themis" konsomatris olarak "hizmet" verdiği süreçte, bir şiir okudu diye, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan mahpus damını boyladı.
Biri gazete (Selam) diğeri dergi (Tevhid) olan iki yayın organından örgüt ("Selam Tevhid Örgütü") üretip onlarca gazeteci işkencelerden geçirilip yıllarca mahpus damında çürütüldü.
Bugün "gazeteciler içerde" diyen CHP'lilerden hiçbiri o vakit ağzını açmadı.
Ya "adalet" diye bugünlerde yollara düşenler...
FETÖ firarisi E.
Dumanlı henüz piyasaya çıkmamış kitabı "örgütlü suç" şeklinde nitelendirdiği, "Soner Yalçın, Nedim Şener... psikolojik harbin birer parçası... bu ülkede her gazeteci, gazeteci değil..." (7 Mart 2011, Zaman) dediği dönemde nerelerdeydiler?
Hani...
Ahmet Altan, "Gazetecilikten tutuklanmadılar" manşetini attığı dönemde.
Hani...
Kuddusi Okkır'lara mahpus damının teneşir yapıldığı dönemde.
Hani...
Dönemin Genelkurmay Başkanı Org.
Başbuğ'un silahlı terör örgütü kurmak iddiasıyla mahpus damına tıkıldığı dönemde.
Neredeydiler?
Sözgelimi, Ankara'dan İstanbul'a yürümek akıllarına neden gelmedi?
Kendi sosyolojilerinin gazını almak için "mırmır" etmenin ötesine neden geçmediler?
Öteye geçmek şöyle dursun, FETÖ'nün muhafazakâr sosyolojiyi konsolide etme ihtiyacını da bu "mırmırlarla" karşılamış oldular.
Nasıl ki 15 Temmuz'da TSK üniformalı teröristler savaş uçağı ve tanklarla saldırıya geçti, 17-25 Aralık 2013'te de FETÖ'nün yargıç cübbeli teröristleri saldırıya geçmişti.
Kılıçdaroğlu bu yargı darbesinden elde ettiği tapeleri Meclis kürsüsünden okudu durdu.
Ne zaman ki...
Fetullah'ın talimatları doğrultusunda Yargıtay'dan Danıştay'a kadar kaç üyeyi nasıl yerleştirdiklerini itiraf eden eski HSYK'nın FETÖ'cü Başkanvekili Ahmet Hamsici'lerin yerine (Atatürkçü, solcu, ülkücü, Alevi ve Sünni muhafazakârlardan müteşekkil) Yargıda Birlik Platformu HSYK seçimlerini kazandı, memlekette ne kadar "muhalif" varsa "adalet elden gitti" yaygarasını başlattı.
FETÖ "teknik nakavt" düzeyine eriştiğinde...
Yani...
Körpe bakiremiz Themis bağımsızlığından, tarafsızlığından soyunup (MİT TIR'larını durduracak kadar) E-5'e çıktığında Kılıçdaroğlu ve tayfası nerelerdeydi?
Henüz yorum yapılmamış.